Bilinç Nedir?
Bilinç,en genel anlamda “farkındalık” demektir.
Canlı varlıkların kendilerinin ve çevrelerinde olan olayların farkında olması.
Kısmen bilgili olma,uyanık olma anlamındadır.
İnsan bilincini göz önüne alırsak,kişinin kendisinin ve çevresindekilerin farkında olması hali.
Bilinçli olmak,daha önce farkında olmadığı şeylerin bilgi edinme sonrası farkına varması.Bu bilinçlenme sonrasında pozitif yönde davranış değiştirmesi.
İnsan bilinci, doğadaki diğer canlılara göre bazı farklılıklar gösterir. Bu farklı alanlar, duygu, düşünce, fikir, bilinçaltı ,derin düşünce ve ruh’tur.
Duygularımızı kısaca, sevgi, nefret, öfke, kızgınlık, korku, heyecan, vb. olarak ifade ederiz. Duygularımızı algılarımız etkiler. Bu etkilerin yoğunluğuna göre bazı duygularımız bilinçaltımızda yer edinir. Duygu, bilinçaltı ile çift yönlü etkileşim halindedir. Sonuç düşünceye aktarılır.
Duygularımızı kısaca, sevgi, nefret, öfke, kızgınlık, korku, heyecan, vb. olarak ifade ederiz. Duygularımızı algılarımız etkiler. Bu etkilerin yoğunluğuna göre bazı duygularımız bilinçaltımızda yer edinir. Duygu, bilinçaltı ile çift yönlü etkileşim halindedir. Sonuç düşünceye aktarılır.
Bilinçaltımız, insan olma özelliğimizi sağlayan bazı kodları içerisinde barındırır. Bunlar, inanç, umut, aşk, vs. dir. Bu özellikler insanoğlunun değişmez özellikleridir. Bilinçaltımız, duygumuzdan gelen bazı bilgileri biz farkında olmadan içerisinde barındırır. Bu bilgiler daha sonra biz uyku halinde iken beynimizde görüntülenir. Rüyalarımız bilinçaltımız ile derin düşüncenin etkileşimi sonucunda ortaya çıkar.
Derin düşünce, insanoğlunun beklide en insancıl noktasıdır. Yaratıcılık, hayal gücü, görebilirlik bu bölgeden çıkar. Yazarlar, şairler, ressamlar ürünlerini buradan çıkarırlar. Derin düşünce ruhumuz, düşüncemiz ve bilinçaltımızla çift yönlü etkileşim halindedir.
Ruhun derin düşünceye etkisini henüz çözemedim.Böyle bir etkinin olması gerektiğini düşünüyorum. Ruh’u şöyle tanımlıyorum. Metafizik bir hafıza. İnsan ilk doğduğunda tamamen boş(veya şekilsiz).İnsanın yaşantısı boyunca-ölünceye dek-dolan(veya şekillenen) bir hafıza.Etkilendiği iki temel nokta var.Bilgi girişi(yaşadığı sürece algıladıkları) ve kişisel program(kalıtımsal özellikleri,yetenek,huy).
Düşünceyi tarif etmek epey zor.Anlama işi burada yapılır.Düşünceye,bilincimizi oluşturan diğer öğelerin yoğrulduğu bir potadır diyebiliriz.Şöyle ki,düşünce duygudan etkilenir,derin düşünce,akıl,hafıza ve fikirle çift yönlü etkileşir.Aşık olduğumuzda bu bilgi algımıza oradan da duygumuza iletilir.Duygumuza iletilen bilgi bilinçaltımızdaki aşk kodunu tetikler.Bilgi normal olarak duygu üzerinden düşünceye iletilir.Aşık olduğunuz kişiyi düşünürsünüz.Hayal kurarsınız.İkinizle ilgili fikirler ortaya çıkarırsınız.Bu aşamada akıl ve mantık mekanizmaları sağlıklı çalışmaz.Ancak aşık olduğunuz kişinin sizi aldattığını öğrendiğinizde bu mekanizmalar yeniden çalışmaya başlar.
Düşünce bilgiyi duygudan alırsa yanlış sonuçlar üretebilir.Ancak akıldan bilgiyi alırsa doğru çalışma olasılığı çok yüksektir.Algıdan yanlış bir bilgi girişi olursa yanlış düşüncelere de sahip olabiliriz.
Fikir farklı alternatif sonuçlar çıkarma mekanizmasıdır.Düşünce ve mantık ile çift yönlü etkileşim halindedir.
Zeka Nedir?
Zeka ile akıl kavramları birbiri ile karıştırılan kavramlardır.
Zeka,
1-Hafızanın güçlü olması.
2-Hızlı düşünebilme ve karar verebilme.
3-Mümkün olduğunca fazla alternatif sonuca ulaşabilme.
İle ilgili bir kavramdır.
Yani güçlü bir hafızaya sahip,hızlı düşünen,farklı alternatif çözümlere ulaşabilen kişi zekidir,diyebiliriz.
Akıl,algı,düşünce,mantık ve hafıza arasında koordinasyonu sağlar.Bir görevi de seçiciliktir.Doğruyu-yanlışı seçmemizi sağlar.Ayrıca öğrenme ve öğretme işinin yapıldığı yerdir.
Mantık,akıldan gelen bilgilerin davranış olarak sergilenmeden önce kararın verildiği yerdir.İnsanlarda uygulanması gereken birden fazla alternatif davranış arasında karşılaştırma yapar ve en doğru olanını uygular.Ayrıca insanlarda sorgulama görevini de üstlenir.
Yaşam programına,içgüdü de diyebiliriz.Mesela dişi insanlarda annelik içgüdüsü,erkek insanlarda çiftleşme içgüdüsü buradan çıkar.Hayatta kalma içgüdüsü hemen,hemen bütün canlıların ortak özelliğidir.
Çocukluğumda evimiz çiftlik gibiydi.Birçok evcil hayvan besliyorduk.Bir ördek yavrusu yumurtasını kırıp,içerisinden çıktıktan hemen sonra havuza dalar ve yüzmeye başlardı.O ördek yavrusu bu bilgilere yaşam programı sayesinde sahipti.Öğrenme yok,hemen uygulama var.
Kişisel program,her bir canlının sadece ona ait kişisel programıdır.Kişinin kendine has kalıtımsal özelliklerini,yeteneklerini ve huylarını içerisinde barındırır. “Can çıkar,huy çıkmaz” derler ya,işte o buradaki huy’dur.
Hafıza bilgilerimizin saklandığı(depolandığı) yerdir. Kişisel program,yaşam programı ve algı üzerinden gelen bilgiler burada depolanır.Bilgisayarlardakine benzer,adresleme,geçici hafıza,kalıcı hafıza gibi bölümleri vardır.
Son olarak bir kuş hikayesi anlatmak istiyorum.
Çocukluğumda,kardeşim ve ben ormanda gezerken yere düşmüş bir kuş yuvası ve içerisinde daha gözleri açılmamış üç adet kuş yavrusu bulduk.Bildiğiniz yabani köy kuşları.O kuş yavrularını aldık eve getirdik.Islak ekmek içi ile beslemeye başladık.Gözleri kapalı olmalarına rağmen ağızları sürekli açık bir şeyler yemek istiyorlardı.Sonra bir tanesi öldü.Diğer ikisi gözlerini açtıklarında karşılarında kardeşim ve beni gördüler.Zamanla bizim kuşlar büyümeye başladı,tüylenmeye başladılar.Islak ekmek vermeyi bırakıp,ıslak bulgur vermeye başladık.O yabani kuşlar bizi anne-babaları bildiler.Oyunlar oynuyorduk,o yavrularla.Sonrasında uçma vakitleri geldi.Bizde uçurduk.Tamamen serbesttiler.Dışarıda iken elimi kaldırdığımda gelip elime konuyorlardı.Bu yabani hayvanlarla böyle bir ilişki kurmak hayal gibiydi.Uçuyorlardı,gidiyorlardı ama akşam eve geri geliyorlardı.Bir süre daha geçti aradan bazı akşamlar eve gelmemeye başladılar.Artık ayrılma vakitlerinin yavaş,yavaş yaklaştığını anlamıştım.Bir süre sonra artık eve dönmediler.Ertesi yıl evimizin duvarına köy kuşları yuva yaptı.Onlar bizim kuşlar mıydı bilmiyorum,ancak bildiğim bir şey yaşamın olması gerektiği gibi işlediğiydi.O kuşlar yaşam programlarının(içgüdülerinin) gereğini yerine getirdiler.Başka kuşlarla etkileştiler,yeni bilgiler edindiler.Yapılması gerekeni yaptılar.Duyguları,düşünceleri,fikirleri yoktu.İnsanların hayvanlardan nasıl ayrıldığını anlatan canlı bir örnek olsa gerek bizim kuşların hikayesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder