25 Nisan 2012 Çarşamba

Dalai Lama,

Gerçek barışa, ancak 'kişisel barışla' varılır.”
(Cumhuriyet/ 6. 07. 1994)* 
Nobel Barış Ödülü’ sahibi, Tibet’in sürgündeki Budist Lideri Dalai Lama “ Dünya evimize benzer. Evrende başka bir ev bulma olanağımız- en azından yakın bir gelecekte- yoktur. Onun için yalnızca kendi kuşağımız için değil, gelecek kuşaklar için de bu evimize iyi bakmamız gerekiyor.” Dedi.
Cumhuriyet’in “3.Binyıl’a Doğru” projesine ‘Çevre ve Ahlâka Budist Yaklaşımı’ başlıklı bir yazı ile katılan Dalai Lama’nın makalesini özellikle bugün yayımlayarak kendisinin 59.doğum yıldönümünü de kutlamış oluyoruz.
Dalai Lama’ unvanına sahip Tenzin Gyatse, “Dünyadaki canlıların içinde akıl ve konuşma yeteneğiyle ödüllendirilmiş tek canlı türü olan insanoğlu, çevreyi ve eko-sisten içinde yer alan tüm türleri korumakla yükümlüdür” diyor.
Dalai Lama; Budizm inancına göre gerek çevre gerek içinde yaşayanların şu beş ana maddeden oluştuğunu belirtti: “Toprak, su, ateş, rüzgâr ve boşluk, yani uzaydır. Bu beş ana maddeden ötürü, doğal çevreyle içinde yaşayan, duyan, hisseden canlılar arasında çok yakın karşılıklı ilişkiler vardır. Budist öğretisine göre en iç bilinç ‘yaratıcı’nın ta kendisidir.”
Dalai Lama, “Yalnız öteki insanlarla değil, tüm canlılarla ve çevremizle de çok nazik ve şiddetten uzak ilişkiler kurulması gerekir. Bu, bence bir ahlâk sorunu değil, yaşamımızı sürdürebilmemizin  koşuludur. Yalnız bu kuşağın değil, ileriki kuşakların da yaşamını sürdürebilmesinin koşuludur.” diyor.
“Bilim ve teknoloji insanoğlunu ve dünyayı tutsak etmemelidir.” diyen Budist Lider, “Nadir olduğunu bildiğimiz birçok doğal harikalar, hayvanlar, bitkiler, böcekler, hatta mikroorganizmalar gelecek kuşaklarca hiç tanınmayacaklar.Gelecek kuşakların da onları bizler gibi tanımasını istiyorsak, hemen harekete geçmemiz gerekiyor” diye yazdı.
İnsan aklı’ ya da  ‘bilinci’nin, ‘insan kaynaklı sorunların çözümünün anahtarı’ olduğunu söyleyen Dalai Lama, “Dünyada gerçek barışa kişisel barışla varılabilir. Burada kişinin  sorumluluğu çok açıktır; çünkü önce kişinin öz benliğinde bir barış havası yaratılmalı, sonra bu, aileye, topluma ve giderek dünyaya yayılmalıdır.”
Doğaya özen gösterilmesi durumunda “o zengin, verimli, ve bitmez tükenmez bir kaynak olur” diyen Dalai Lama ‘yaşam’ı şöyle dile getirdi:
Çevreyi korumak yalnızca dünyayı değil, aynı zamanda öteki canlıları korumak anlamına geliyor. İnsan gibi çok gelişmiş türlerden ya da daha basit türlerden hayvanlar da olsalar, tüm canlılar barış, huzur ve güven ararlar. Yaşam, ‘dilsiz’ hayvanlar için de--her hangi bir insan için olduğu kadar- değerlidir.”
(*) :  Bilinçolog Galip Baran arşivinden

20 Nisan 2012 Cuma

Prof. Remzi AKTAŞ & Galip BARAN

Daktilo ustasının son isteği sergi açmak
Yağmur ÇIKLAKALYONCU
Ulus semtinde yer alan İtfaiye Meydanı yaşayan bir tarihi saklıyor; Türkiye’nin tek ve son daktilo tamircisi Prof. Remzi Aktaş’ı. 1950’li yıllardan bu yana Ulus’taki dükkanında İsmet İnönü’den, Adnan Menderes’e, Fatin Rüştü Zorlu’dan, Bülent Ecevit’e kadar pek çok politikacı ve gazetecinin daktilosunu tamir eden Remzi Usta, hayattaki her şeyini daktiloya borçlu olduğunu söyledi.
Hayatta her şeye aşık olunabileceğini söyleyen Aktaş, "Benim tek aşkım daktilolarım" diyor. Aktaş, bir daktilo tamire geldiğinde onu bebeği gibi kucağına aldığını belirterek, "severek, isteyerek onun bütün arızalarını gideriyorum" dedi. Daktilonun son ustası Aktaş, bilgisayar çağında tek başına olduğunu, şu an İsviçre ve Brezilya dışında daktilo üreten başka bir ülkenin kalmadığını belirtti.
PROF. ÜNVANLI TAMİRCİ
75 yaşındaki daktilo ustası, 1963’de Hacettepe Üniversitesi’nin solunum cihazları ve daktiloları bozulunca onların tamirine gitmiş. İtalya’dan gelecek teknisyenleri beklemeden "bunlara bir el atayım" demiş ve hem solunum cihazlarını hem de daktiloları 15 dakika içinde tamir etmiş. Bu başarısıyla da Rektör İhsan Doğramacı tarafından konsey kararıyla Aktaş’a fahri profesörlük ünvanı verilmiş.
Aktaş "Ben mesleğe başladığımda Adnan Menderes Başbakandı. O günden bu yana tüm bakanların, emniyet teşkilatının, özel şirketlerin, gazetelerin daktilolarını tamir ediyorum. Elimde Türkiye’nin önemli olaylarına tanıklık eden 200’e yakın daktiloyu maddi imkansızlıklar nedeniyle sergileyemiyorum. Tek hayalim bir gün bu daktiloları sergilemek" dedi. 
***
Sayın Remzi Aktaş,
"Satılamaz" dediğin yaklaşık 780 000 km karelik toprağın (yurdun) neredeyse tümü kamusal alandır. Kamusal alan 74 milyonluk Türk Milletine aittir.
Kamusal alana (yurda) sahip çıkacak insanın "yurdu ve milleti özden çok sevme ilke"sini özümsemesi gerekir. Ben bu örneği ekli "Başbakan'a ve"Ömer Dinçer'e gönderdiğim "Açık Dilekçeler"de de ifade edildiği üzere o ilkeyi özümsemiş sencil (diğerkâm) bir varlığım. Diğer taraftan, bencil (hodkâm) bir varlığın sözü edilen ilkeyi özümsemesi mümkün değildir. 
Sayın Aktaş,
Gönderdiğin yazıyı bu gerçekleri dikkate alarak gözden geçirmenizi öneriyorum.
Tema; " 2B'lik orman arazilerini satılmaması için imza kampanyası başlat"mış...
"Hükümet; "satarım" diye ısrar ediyor"muş...
Hayrettin Karaca ise;  "verin bana bir milyon imza, sattırmam" diyormuş...
Bu tür sorunlar imza ile çözülseydi...
Acaba, Hayrettin Karaca "yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsedi mi?
Ben, bir Bilinçolog olarak sayın Karaca'ya Kanal B'de Sümerolog Muazzez İlmiye çığ ile birlikte yaptıkları "Giderayak" adlı programa katılmayı ve bilinç konusundaki birikimimi kendileriyle ve toplumla paylaşmayı bir önerdim... Cevap bile vermediler. 
Çığ ve Karaca çifti darılmasınlar ama havanda su dövüyorlar..
Sayın Aktaş,
Bir de "TÜRKİYE HALKININ,%80 Nİ BİLİNÇLİ DİN YAŞAMAMAKTADIR." şeklindeki cümle ile ne demek istediğini anlayamadım...
Anlaşılan sen de, toplumun neredeyse tümü gibi, "bilinç" kavramından bihabersin. Din bilinçli olamaz. Bilinçli olan varlık insandır...
"Bilinc"i insanın davranışlarında yansır. Bilinçli insan, yolsuzluk yapmaz, diğer deyişle, çevreyi kirletmez (en küçük çöpü bile oraya buraya  atmaz),  aşırı tüketmez (hiç bir şeyi israf etmez), trafik kurallarını ihlâl etmez (yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralına bile uyar), vergi kaçırmaz (kul hakkı yemez) 
Ayrıca, "yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi"ni özümsemeyi başarmış bir toplum olsak ne olur bilir misin?
Adalet sorun olmaz, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime gerek kalmaz, hapishaneler  boş kalır. "Yurtta Barış" olur... Türkiye "Muasır Medeniyet"i aşar... Hele dünyalılar diğerkâm olsalar (ya da "yaratılanları Yaratan'dan ötürü sevme ilkesi"ni özümseseler) var ya ... İşte o zaman Atatürk'ün hayali gerçekleşir: "Dünyada Barış" olur
Bilinçolog Galip Baran
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
(1)     Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Amacı:  Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.
***
YARATILIŞ, ÇEVRE VE TÜRK ORDUSUNA HASIM OLANLAR, CEHALET VE DÜŞMANLAR, BİLEREK VE İNADINA MI? YOKSA, KISKANÇLIK VE DELALETMİDİR?
Ormanları,
Doğayı,
Çevre ve yaratılışı,
Masum varlıkları,
Hava, su, toprak,
Orman, ağaç, yeşil dokuyu,
Masum insanları, koruyup, kollayan, Yaratılışa en çok saygı duyan Türk ordusudur.
Türkiye'nin, doğası, ormanı, yeşil alanları, akarsu, göl ve denizlerini, ordu bozmayıp, korumuştur.
Uzaydan bakıldığı zaman, karakollar, garnizonlar, kışlalar, askeri alanlar, ağaçlandırılmıştır.
1938 de,13 milyon olan nüfusumuz, 75 milyona çıkmasına rağmen,779.896km2. sabittir.
Kim yaratılışa, çevreye düşman ise, gerçekte, Allah'a, isyan etmektedir.!!
Kıtlık, savaşlar, sel, kuraklık, hastalık ve çekişmeler insan kaynaklı belalardır.
Yaratılın mükemmel ve değiştirilemez, tartışmasız, Allah'ın yasaları olduğunu bilemiyoruz.!
Yüce Allah'ın, Tüm varlıklara yaşam beşiği dünyamızda, toprak, İlelebet, satılamaz, kayıt konamaz, belirli zümre ve imkan sahiplerine, rant, güç, nüfuz, vasıtası yapılamaz.
Dünyamızda, toprak egemenliği kuran ırkların, diğerlerini köleleştirmesine vesile olur.!
Toprak, hava, su, Yüce Allah'ın, Tüm varlıklara armağanıdır. Sınırlanamaz, ipotek altına alınamaz.
Birçok ülkede ki gibi, kiralama, tahsis vs. olabilir. Eski Osmanlılar bile toprak satmamışlardır.
YARATILIŞA, ÇEVREYE, HAVA, SU, TOPRAK VE GENETİK YAPIYA SALDIRANALAR MEDENİYET VE BİLİM ADINA, GAFLET, DELALET, HİYANET İÇİNDEDİRLER:
Atom altı varlıklarda,
Atomlar, elektronlar aleminde,
Hücreler Âleminde,
Mikroorganizmalarda,
Genetik yapıda,
Metaller ve ametallerde,
Elementler periyodunda,
Bitkiler âleminde,
Hayvanlar âleminde,
Mağnosfer, stratosfer, hidrotosferde,
Hava,su,toprak mikrobiyoloji ve ekolojisinde,
İNSAN EKSENLİ FELAKETLER OLMUŞTUR.!
LÜKS YAŞAM ARZUSU, GURUR, KİBİR, GÖSTERİŞ, KISKANÇLIK, ÇEKEMEMEZLİK;
PARA, MAL, MAKAM, MEVKİ, GÖSTERİŞ, CAKA, YARIŞI, CEHALET YARIŞI,
13750 KM. ÇAPINDAKİ, İLAHİ, SINAV GEMİMİZ, DÜNYAMIZI, YAŞANMAZ KILMAKTADIR.!
21. ASRIN,YÜKSEK BİLİM, TEKNOLOJİ, DİN ANLAYIŞI İLE, RABBİMİZE İSYANDAYIZ.!
UYANMALIYIZ, UYARMALIYIZ. ÇEVRE, DOĞA, YARATILIŞ, HAVA, SU, TOPRAK, KUTSALDR
TEK SERMAYESİ, CESARET VE CANI OLAN, ASİL TÜRK ORDUSU, CEHALET VE DÜŞMANLAR TARAFINDAN KUŞATILMAKTADIR.
İNSAN EKSENLİ, MAL, HİZMET, İŞ VE OLUŞLARDA, BİLİMSEL VERİLERE,
İSTATİSTİKLERE, OBJEKTİF SUBJEKTİF GÖZLEMLERDE, İLAHİ YASALARA, YARATILIŞ, ÇEVRE, DOĞA VE BEŞERİ YASALARA, EN SAYGILI ORDUDUR.
1-En seçme insanlar, en zor sınavlarla seçilmişlerdir.
2-En zeki, cesur, saygılı, vatan, millet ve inançları uğruna can veren idealistlerdirler.
3-Rüşvet, kaçakçılık, kayırma, haksız kazanç, vergi kaçırma, sahtekarlık, en az düzeydedir.
4-Hazine, orman, vakıf arazilerini, devlet mallarını, yetim haklarını, gasp etmemişlerdir.
5-Gümrük yolsuzluğu, kara para, mal ve hizmet kaçırıp, kendilerini ihya etmemişlerdir.
6-30.000 bar, pavyon, umumhane, 350.000 içki satanların içinde, ordu mensubu yok gibidir.
7-Devlet ve halkın, paralarını yağmalayanlar, mahkeme kayıtlarında ve sabıkalılarda görülebilir..
8-Türk milleti, vatan, millet, ahlak ve din adına, hiçbir olumsuz yasa çıkarmayan,Türk ordusudur
9-Adi ve yüz kızartıcı suçlara da, en düşük rakam yüzdesi, Türk ordusundadır.
10-17.500.000 araba, 18.000.000 yapının, Trilyonlarca paranın, sahibi, askerler değildirler.
11-Kaçak yapılaşma, mafya, suç çeteleri, Türkiye'ye ihanet edenler, Türk askeri değildirler.
12-15.000.000 sabıkalı yüzdesinde, en az olanlar, askerlerdirler.
13-Türkiye'nin, en tehlikeli döneminde, iç çekişmelerde, ordu güvenlik sigortası olmuştur.
14-Çevre, doğa, yaratılış, hayvan bitki ve din'e ordu asla zarar vermeyip, Yaratana saygılıdırlar.
15-Türk Ordusuna, çevreye, yaratılışa, dine düşman olanlar, cehalet ve gerçek düşmanlardırlar.
İNSANLARDAN GELEN BELALARI, ALLAH'TAN GELMİŞ GİBİ GÖSTEREREK,
CEHALETİN, BİLGİSİZLİĞİN, GERÇEK DİN'İ YAŞAMAYANLAR ,İNSANLRA,ALLAH'A İFTİRA VE FATURA ÇIKARMAKTADIRLAR:
''Alimin uykusu,cahilin ibadetinden efdaldir.,,
''Küfre,en yakın tabaka,cahil insanlardır,,
''En büyük cehalet,Yüce Allah'ı ve yasalarını tanımamaktır,,
''Kim ne yaparsa kendine yapar,Yüce Allah,kullarına asla zulmetmez,,
TÜRKİYE'DE, RANT'A VE MENFATE ALET EDİLMİŞ BİR DİN YAŞANMAKTADIR,
KİTAP, PEYGAMBER BAŞKE DİYOR. HAKL BAŞKA YAŞIYOR.
(21.ASIR YÜKSEK ANLAYIŞINA GÖRE,DOĞA,YARATILIŞ VE ALLA'HIN YASALARINA DÜŞMAN OLANLAR,GERÇEK CAHİL VE DÜŞMANLARDIRLAR.!!)
Allah'ın dinini değiştirip, menfatlerine alet edenler.
Kendi uyduruk yasalarını, menfatlerine alet edip,Allah'ın yasalarını dışlayanlar.
Allahın yasalarıyla hükmetmeyenler.
Mal, makam,para,gösteriş hırsı ile lüks yaşama tapınanlar.
Gerçek Müslümanlar ve asil, onurlu, kahraman, inançlı, Türk ordusuyla uğraşanlar.
GÖSTERİŞ VE LÜKS YAŞAM'A,ALET EDİLMİŞ,DİN..DİN DEĞİLDİR.!!
TÜRKİYE HALKININ, %80 Nİ BİLİNÇLİ DİN YAŞAMAMAKTADIR.
Paylaşmayan,
Yüksek faizle beslenen,
Dedikodu, kıskançlık, çekekmemezlik,
Çevre, doğa ve yaratılışa düşmanlık, tahribat,
Gösteriş, kibir, yalan,dolan,lüks yaşama tapınmak.
Çevre, yaratılış, hayvan, bitki, hava, su, toprak ve masum insanlara, zulüm, DİN DEĞİLDİR.!
Gerçek Müslümanlıktan ayrılıp,ABD ve AB.hayranı, taktlitçileri, feciı bir bela beklemektedir.!
KISKANÇLIK, KİBİR, GÖSTERİŞ, LÜKS YAŞAM VE MENFAATLER UĞRUNA ÇAILŞANLAR, ONLARA MAŞA OLANLAR, GÖRMEYEN, DUYMAYAN, KONUŞMAYANLAR GERÇEKLERİ VE ALLAHIN YASALARINI SAKLAYIP, SAPTIRANLARA, LANET OLSUN.!
İNSANLARIN, MELEKLERİN,TÜM VARLIKLARIN LANETİ, OLMASI GERKENLERİ
YAPMAYANLARIN ÜZERİNE OLSUN.!!!
SAYGI VE SEVGİLERLE
KAYNAKLAR-BELGELER:
İstatistikler, objektif belgeler vs.
Türkiye doğası ve zulmedenler vs.
Mahkeme kayıt ve dosyaları vs.
Sabıka kayıtları, basın haberleri vs.
Bilim adamları ve aydınların yazı ve görüşleri
İlahi kitapların amir hükümleri vs.
Diğer belgeler, kayıtlar,savunmalar,yakınmalar.
Aşağıdaki yazıda ki, TEMA  ÇIĞLIKLARI VS.
GEÇMİŞ OLSUN, “2B YASASI” DÜN GECE YARISI 3 TE MECLİS GENEL KURULUNDAN ÇIKTI VE YARIN REİSİCUMHURUN İMZASINA GİDİYOR.
TEMA 2B ORMAN ARAZİLERİ
Günlerdir 300.000 kişiye zor ulaştı, bu kadar mı duyarsız olduk... LÜTFEN.
Tema 2B'lik orman arazilerini satılmaması için imza kampanyası başlattı.
Hükümet "satarım" diye ısrar ediyor.
Hayrettin Karaca ise "verin bana bir milyon imza, sattırmam" diyor.
Lütfen alttaki link üzerinden imza atalım.
2B doğa katliamı ve rantçılıktır.

İMZALADIKTAN SONRA DA BU LİNKİ LÜTFEN TANIDIKLARINIZA GÖNDERİN
http://www2.tema.org.tr/temaimza/