“İLÂHİ VAZİFE VE YÜCE YOL”
İlâhî Vazife'yi, yani
Tanrı'ya karşı vazifelerini kudretli bir şekilde yapan insanlar, sabah
yataklarından kalktıkları andan, tekrar uyuma zamanı gelinceye kadar geçen süre
içinde, daima çevrelerindekilere yararlı olurlar ve candan bir çalışma
şekli ile kendilerini ispat ederler. Onlar
her türlü şart içinde İlâhî Vazifeleri'ni unutmazlar. Hem yaşamlarını
sürdürebilmek için canla başla çalışırlar, hem de bu vazifeyi yapabilmek için
de, aynı şekilde çaba gösterirler.
Dünyanın kurtuluşu, insanların
İlâhî Vazife'yi idrak etmeleriyle gerçekleşecektir. Bir insan günlük
çalışmalarını yaparken, her yaptığı işte; başka insanlara karşı sünnetini lâyıkı
ile o iş kendininmiş gibi özenle, sevecenlikle yaparsa ve kendi ruhunun sükûnetini
istediği gibi; kendi arzularını yerine getiriyormuşcasına, başkalarının işini
yaparken de huzur duyarsa, o insan İlâhî
Vazife yapıyor demektir. Yani insan her
işi, kendininmiş gibi, kendi arzusuyla ve kalp huzuruyla yapmalıdır.
Her imtihan ve vazife, varlığa bahşedilmiş ilâhî bir
lütuftur.
Aksi hâlde bunun tersini yapanlar, yaptıkları işleri, sadece
zaman geçirmek için, saat doldurmak için, para kazanmak için ve sadece
bencilce, egoist arzularla, kendi egolarım doyurmak için yapmışlardır ki, bu
türden çalışmalarla İlâhî Vazife yapmış sayılmazlar. Zaten o insanlar, o işten
gelen yararın da hayrını görmezler.
İlâhî Vazife her yerde, her, an devam eder. En ufak bir
olayda insanlara negatif yayında bulunmak, İlâhî Vazife değil, şer plânına
hizmettir. İnsan dünya hayatı
içinde, ne iş yaparsa yapsın, her şeyden önce kendi inancı, kendi
arzusu, kendi vicdanı ve kendi İlâhî Vazife aşkı ile insanlara yardımcı olabilmeyi ön plâna almalıdır. ((Mehmet Fahri Öğretici-birinci sayfa-)
AKTARAN:
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi
Çağı” üniversitelerinin(Dünya’daki üniversitelerin tümünün), zamanla
Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç
Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle,
yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog,
psikolog, antropolog v.b. meslek
mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş
amacı: Güçlünün
haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eşdeyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi
değerler”in aldığı bir dünya düzeni
kurmak. (18. 08. 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder