DAVET!.. (*)
Yirminci yy’ın en tanınmış mistiklerinden (mistik: Evreni
Tanrı olarak ya da Tanrı’yı evren olarak gören) Bhagwan Shree Rajneesh’e yöneltilen bir sorunun cevabı ve benim görüşüm…
Soru : Toplumsal
kuralların insanlar için temel bir ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Lütfen bireyle
toplum arasında ne türden bir ilişki olduğunu ve birbirlerine gelişme konusunda
nasıl yardım edebileceklerini açıklar mısınız?
Bhagwan Shree Raljneesh
: Bu çok karmaşık, ancak aynı zamanda çok temel bir soru. Tüm varoluşun
içinde sadece insanın kurala
ihtiyacı vardır. İnsanın kurallara ihtiyacı
olmasının ardındaki neden onun hayvan olmaktan çıkması, ancak henüz bir insan haline de gelememiş olmasındandır.
Hayvanlar kurallar, kanunlar, anayasalar, mahkemeler olmadan
mükemmel olarak yaşarlar... Şayet insanoğlu
gerçekten insan olabilirse-sadece
lafta değil, gerçekte de- hiçbir
kurala ihtiyaç duymayacaktır.
Bugüne kadar bunu çok az insan hayata geçirebilmiştir.
Örneğin, Sokrates, Zerdüşt, Bodhidharma
gibi adamlar için hiçbir kurala gerek yoktur. Eğer tüm toplum insan olma
yönünde hakiki anlamda bir evrim
geçirebilirse, sevgi olacaktır ama kanun olmayacaktır…
Sorun, insanın bir hayvanın sahip olduğu doğal davranışları henüz
elde edememiş olması nedeniyle kurallara, kanunlara, mahkemelere, ordulara, bir
polis gücüne ihtiyaç duymuş olmasıdır. İnsan bir kaostur. Bu kaosu kontrol
etmek, (denetim altında tutabilmek) için
sayılan şeylere ihtiyaç vardır…
Galip Baran : Ben
(a) “Yurdu ve milleti özden çok sevme
ilkesi” ni, (b) “yaradılanları Yaratan’dan ötürü sevme ilkesi”ni
özümsemiş bir insanım…“Benim için de, ne
yasaya ne de anayasaya ihtiyaç yoktur”…
Sözü edilen ilkeler hayata geçtiğinde, ne bu ülkede ne de bu
gezegende, adaletin sorun olmayacağını, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime
gerek kalmayacağını, “Yurtta ve Dünyada
Barış”ın ilk adımlarının atılacağını İDDİA
EDİYORUM…
SONUÇ OLARAK: Bu
gezegenin sakinlerini o ilkeleri özümsemeğe DAVET EDİYORUM… 19. 05. 2012
Bilinç
Üniversitesi kurucusu
Bilinçolog Galip
Baran
Bilinç
Üniversitesi’nin
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim
Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü”
ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün
haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu” bir dünya düzeni kurmak.
* (“Özgürlük”/ OSHO Ganj yayınları/ sayfa 14-15)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder