İlahi vazife, yani Tanrı’ya karşı vazife, her an, her yerde
devam eder. İnsan dünya hayatı içinde ne iş yaparsa yapsın, kendi arzusu, kendi
vicdanı ve kendi İlâhi Vazife aşkı ile insanlara yardımcı olabilmeyi ön plana
almalıdır.
“İlâhi Vazife Ve Yüce Yol”/Mehmet Fahri Öğretici
*
“Yeniden genç bir adam olsam, bilimci,
akademisyen ya da öğretmen olmak istemem. Mevcut koşullarda muslukçu ya da
seyyar satıcı olmak isterdim.” diyen Einstein’in düşünceleri içinde
“başkaları için yaşamak” kavramı,
denebilir ki en geniş yeri tutuyor ve bu kavramın özveriyle bir ilgisi yok.
Çünkü insan olmamızın ve mutluluğun koşuludur bu: “Sadece başkaları için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır”.
“Her gün, yüz kez kendime, içsel ve
dışsal yaşamımın öbür insanların emeklerine dayandığını anımsatırım ve aldığım
kadarını vermeğe çalışırım ki hala almaktayım”.
Ataol Behramoğlu/ “Bilgin ve
Bilge” Cumhuriyet/ 05. 08. 2000
“Yediklerimizin dörtte biri hileli”
İstanbul’da
sağlığa aykırı 12 ton gıda imha edildi, yüzlerce firma mühürlendi, standartlara
aykırı çalışanlar savcılığa verildi.
Filiz Çiçek Bil/
Sabah/ 14. 01. 2000
*
“Work togather for he benefit of all mankind”
Ten Commandment
*
İmkânsız; bu dünyayı
değiştirebilecek gücü içlerinde keşfetmek yerine, kendilerine sunulan dünyada
yaşamayı daha kolay bulan küçük insanların ortaya attığı büyük bir kelimedir.
Muhammet ali Clay
*
Halil Cibran, insanlara eziyet
edenleri, sömürenleri, aldatanları şiddetle kınar.
Ama sömürülenlere de yalnız acıma
duygusuyla yanaşmaz: “Eğer başınıza bir
despot geçmişse bunun sorumlusu sizlersiniz; Yüce Yaratan, alnınıza diktatörleri
yazmamıştı, bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz”, der. İnsanlar
insanlıklarına kavuşmak istiyorlarsa, diktatörlere başkaldırmaları gerektiğini
savunur.
Halil Cibran/ Ermiş/Anahtar
Kitaplar Yayınevi
(GALİP BARAN; Bilinç Üniversitesi,
15. 08. 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder