Yanlış ve doğrunun ne
olduğunu bildiren içsel ses. Ahlaksal
değerler hakkında dolaysız ve kendiliğinden yargılama yetisi. Uyararak, onaylayarak, yargılayarak,
kınayarak yaşam ve eylemlerimize eşlik eden duygu. Ahlâksal değerler hakkında
dolaysız ve kendiliğinden yargılama yetisi. Yapmayı ya da yapmamayı
öğütleyerek, uyararak, suçlayarak, yargılayarak, kınayarak kendine özgü bir
biçimde yaşam ve eylemlerimize eşlik eder. Tekâmülle gelişir.
Ruhçulukta vicdan:
Vicdan, insan ruhunda,
tekamül oranında gelişen, İlahi İrade Yasaları’nın icaplarından asla ayrılmayan
en güçlü bir ifade kaynağıdır.
Ruhu, daha yüksek bir
anlayış ve duyuş seviyesine yönelten, güçlü ve hoşgörüsüz bir yol göstericidir.
Mukadderatı hazırlayıcı
öğelerden biridir. İyi ya da kötü niyetle yapılmış olan bütün hareketler onu
sarsar ve çeşitli tepkilerin meydana gelmesine sebep olur. Bu tepkiler, insanın
karşılaşacağı olayların etkeni olacaktır.
Her insanın kendi ruhsal
tekâmül seviyesine uygun bir ANLAYIŞ (idrak), DUYUŞ ve DÜŞÜNÜŞ derecesi vardır.
Vicdanın tatmini, ruhun
realitesine ve kanaatlerine bağlıdır.
Realite ve inançlar tekamül ettikçe vicdan düzeyi de yükselir. Yani
ruhun görgü, tecrübe ve bilgisi ile vicdanın fonksiyonel eylemi arasında ilişki
vardır.
Evrende ne kadar ruh
varlığı varsa, o kadar tekâmül farkı ve vicdan derecesi vardır.
Vicdan ve sorumluluk:
Istırap ve mutluluk,
insanın düşünce ve fiillerinde esas olan maksat ve niyetlerin iyiliğine ve
kötülüğüne, yani elciliğinin ya da bencilliğinin emirlerine uymasına göre bizzat kendi içinde
kurulur.Istırap ve mutluluk, tekamül sürecinin zorunlu sonuçlarıdır.Vicdan
hesaplaşması ve verdiği hüküm mukadderdir.
Vicdan bireyseldir. Toplum
vicdanı yoktur.Toplum vicdanı, ahlaksal yaptırımlardan oluşur, vicdan
hükümlerinin bileşkesi değildir.Toplumlara seslenen “toplu emirler”,
her zaman, her insanın vicdan seviyesine uygun olmayabilir. Böylece de
ahlaklar, İnsan tekamülünü doğrudan doğruya hızlandıran öz vicdanına (öz
bilgisine) uymayabilir. Bu durumda vicdanın yapabileceği görevleri yapabilmeye
ahlak her zaman yeterli olamaz.Toplu emirlerin, talimatın içerdiği bilgi,
bireyin bilgi seviyesine uygun olmayabilir. Bazen, öz bilgiyle ahlak kuralları
karşıtlaşabilirler: Bu durumda, dışarıdan zorlama, tehdit ve şekilcilikle,
inanıp benimsenmemiş zorunluluklarla, telkinlerle insanları doğru yola
(hakikate) sürükleyen yaptırımlar – doğru olsa bile- eğer bireyin vicdanına, öz
bilgisine uygun değilse, istenen ve amaçlanan sonuçları sağlayamaz.
Bu durumda yapılacak en iyi
iş, her insanın kendi vicdanının emirlerine son derece uymasına saygı
göstererek kendi tekâmülünü sağlamasıdır.
Toplu talimatların, tekâmül
yolunda faaliyet göstermenin gerektiğini (gerekli olduğunu) telkin etmesi
bakımında önemli faydaları vardır, ama iş bununla bitmez. Ahlak kurallarına
sarılıp vicdan sesini çiğneyip geçmek olmaz; öncelikle vicdanın gerçek isteği,
ihtiyacı karşılanmalıdır.
Eğer ahlak kuralı ile
vicdan aynı seviyede ise tekamül hızlıdır. Aralarında fark var ise, tekâmül
süreci düzgün hareketli değildir.Vicdan realitesine uymayan emir ve telkinlere
uymamak, vicdan hükmünü pozitif yönde oluşturur.
İnsanı yaptıklarından sorumlu
tutan, dışta değil, içtedir: O da, öz varlığının bir öğesi olan vicdanıdır.
İnsanın ıstırabını
hazırlayan vicdanın harekete geçmesi, öz varlığın dışındaki hareketlerle değil,
bizzat kendi içinde akıp geçen olaylarla ilgilidir.
Düşünülen, tasarlanan,
istenilen ve yapmaya niyet edinilen her fiilde -bu ruhsal bir faaliyetle ruhta
gerçekleştiğine göre- sorumluluk vardır. O fiilin dış alemde gerçekleşmemesi,
sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Vicdan ruhta geçen hareketlere (hallere) göre
hüküm verir.
O halde sorumluluk, o
sorumluluğu davet eden hareketin sonucuna bağlı değildir. Sorumluluğun şekli,
ruhta meydana gelen NİYET’in niteliğine bağlıdır.
Oysa başkası tarafından
zorla yaptırılan bir işte, işi yapanın niyeti söz konusu değildir. Bu durumda sorumlu olan, onu
zorlayandır.
Niyet: Bir
işi yapmaya girişen adamın o işten,
Sebeplilik İlkesi icaplarına göre, aklının yettiği kadar -elci (diğerkam) ya da
benci (bencil)- belirli sonuçları özleyerek beklemesidir.
Beklenen sonuç elci şekilde
ise iyi, bencilceyse kötüdür.
Vicdan sorumluluğunun
mukadder hale gelmesi için, varlığın belli bir anlayış seviyesinde olması
gerekir. “Anlayış azlığı” ve “irade hürriyetinin sınırlanması” sorumluluğu
azaltır.
Vicdanın uyanması anlayış
oranında mümkündür. Anlayışı artıran, tecrübe-görgü ve gözlemden gelen
bilgidir.
İnsan kendi iradesiyle,
vicdanının emrettiği işleri aramalı ve onları ihmal etmeden vicdanın emrettiği
gibi yapmağa çalışmalıdır.
Nefse olan hakimiyet
arttıkça vicdani tatmin düzeyi yükselir. Bunun için arzulara hakim olmak
kudretini geliştirmek gerekir.
Vicdan anlamının kapsamı
her tekamül safhasında ayrı bir nitelik taşır. Her aşama için değişen bir
vicdan anlamı vardır.
Elcilik (diğerkamlık)
derecesindeki idrakler (derin anlayışlar)
arttıkça vicdan gelişir. (Az çok farklar ve ayrıntılarla) İnsan
anlayışlarında gözlenen dereceler vicdanlarda da vardır.
Vicdanın genişliği ve
derinliği bilgi ile orantılı olarak artar; genişleyip kapsamı arttıkça, çok
derin bilgilerin öz varlığa mal edilmesine yardım eder. Böylece öz bilgiler
artar.
Adım adım gelişen bir
vicdan tekâmülü vardır. En kaba bencillik (hodkamlık) vicdanından, en ince
elcilik (diğerkamlık) vicdanına gelinceye kadar uzun yollardan (çeşitli
hayatlar) geçilir. Tekâmül ettikçe vicdan anlayışları da, içinde bulunulan
safhaların realite bilgileri’ne göre
nitelik ve karakterlerini bütünüyle değiştirirler.
Vicdan, bulunduğu aşamaya
göre, o aşamanın en üstün icap ve
realite bilgilerine uzanarak, insanı daha üstün bilgi ve realitelere
yükseltici, niteliği durmaksızın değişen, yükselen ve sonunda bir insan
anlayışının kavrayabildiğinden bambaşka karakterler ortaya koyan bir
yetenektir.
Vicdanın ulaşabileceğimiz
en üst düzeyi vardır. Bu üst düzeye yaklaştıkça vicdanın niteliği değişir:
Ayrımcı (tefrik edici) ve temyiz edici görevini aşarak başka mecburiyetler
yükler. Vazife sezgisi kapsam kazandıkça vicdan, “vazife” düzeyinde işleve
geçer.
AKTARAN:
Bilinç Üniversitesi
Kurucusu
Bilinçolog
Galip Diğerkâmbaran
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim
Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü”
ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş
amacı: Güçlünün haklı olduğu değil,
haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir
dünya düzeni kurmak.
(*) Metapsişik Terimler Sözlüğü/ Ergün
Arıkdal/ Say. 232-233-234-235-236
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder